TBMM'de 103 yıl önce bugün çıkan kanunla Ordu İl oldu

TAKİP ET

TBMM'de Ordu'nun bugün il oluşunun kabulünün 103. Yıldönümü. Önce Giresun'a bağlanmak istenen  Ordu,  TBMM'de 4 Aralık 1920 tarihinde kabul edilen kanunla il oldu. Ordu'nun il olmasıyla ilgili kanun Resmi Gazete'de 4 Nisan 1921'de yayınlanarak yürürlüğe girdi.


Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Giresun’a bağlanmak istenen  Ordu daha sonra kabul edilen kanunla il yapıldı. Ordu’nun il oluşuyla ilgili  TBMM’de  4 Aralık 1920 yılında kabul edilen kanun 4 Nisan 1921 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlandı.


Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşiv Uzmanı Adnan Yıldız, Ordu’nun İl oluşuyla ilgili şu bilgileri paylaştı;

Ordu Osmanlı döneminde idari taksimat yapılanmalarında hep Trabzon
vilayetine bağlı bir kaza olarak yer almıştır. Bir üst idari birim olan sancak olarak
da çok kısa bir süre Şebinkarahisar sancağına bağlanmış bunun dışında yine
Trabzon merkez sancağına bağlı kalmıştır. Bu dönemde zaman zaman müstakil
liva yapılması gündeme gelmişse de Birinci Büyük Millet Meclisi dönemine kadar
bu durum gerçekleşememiştir.


23 Nisan 1920’de açılan Büyük Millet Meclisi’nin 30 Kasım 1920’de
(30.Kanunuevvel 1336) gerçekleşen 106. toplantısında, 28 Kasım 1920 tarihinde
Dahiliye ve 29 Kasım 1920 tarihinde Maliye Komisyonlarında kabül edilen bir
mazbata meclise sunulmuştur. Bu mazbatada Giresun’un müstakil liva yapılması
ve Ordu ve Tirebolu kazalarının buraya bağlanması istenmekteydi.
Mecliste görüşmeye açılan bu kanun taslağının gerekçeleri arasında
Giresun Belediye Başkanı ve Ticaret Odası Başkanlarının da aralarında bulunduğu
bazı kişiler tarafından gönderilen bir telgraf da yer almaktaydı. Bu telgrafta
Giresun müstakil liva teşkil olunursa iki yıllık masrafının belediyenin
gelirlerinden karşılanacağı taahhüt edilmekteydi.


Kanun görüşmelerinde ilk sözü Karesi mebusu Vehbi Bey almış,
Giresun’un liva merkezi olmasını ve Ordu’nun buraya bağlanmasını hararetle
savunmuştur. İkinci sözü ise İstanbul mebusu Maliye Vekili Ferid Bey almış o da
mali açıdan Giresun’un merkez liva yapılmasının bir mahsur teşkil etmeyeceğini
savunmuştur. Görüşmelerin devamı ise şu şekildedir:


VEHBİ B. (Karesi) — Efendim malûmu âlileri, vilâyetler son vaziyette hep
birer müstakil sancak haline ifrağ edildi. Ve bu meyanda Trabzon da müstakil bir
liva haline girdi. Fakat Trabzon sancağının nüfus-ı umumisi yedi yüz bine baliğ
oluyor ve bu nüfusun bir merkezden idaresi müşkül oluyor. Bilhassa gerek mevkii
gerek ticareti ve gerekse sahilde olması itibariyle ehemmiyet-i fevkalâdesi
bulunan mıntakanm ki Giresun mıntakasıdır, müstakillen idaresi iktiza ettiği
Hükümetçe dermeyan edildi. Encümenimiz de buna kanaat getirdi ve müstakil bir
sancak tesisi lüzumunu kabul etti ve orada üç yüz bin nüfusu havi bir sancak
meydana .gelmiş oluyor, ki vilâyet de telâkki etmiş olsak sancak da telâkki etmiş
olsak, kendi varidatiyle kendini idare edebileceği gibi, inzibat ve ahvali hazıra
dolayısiyle de fevkalâde muvafık bir vaziyet hâdis olmuş olacaktır. Onun için,
bunun Hükümetin teklifi veçhile, müstakilen ve bugünkü ruznameye ithal edilerek
müzakere ve kabulünü istirham ediyorum.


Giresun’un müstakil liva olması ve Ordu’nun buraya bağlanması yönünde
her şey yolunda giderken, aslen Mesudiyeli olan Karahisarı Şarki Mebusu
Mustafa bey söz almıştır. Mustafa Bey Ordu’nun Giresun’a bağlanamayacağını,
Sancak(liva) merkezinin Ordu olması gerektiğini aksi takdirde bütün Orduluların
buna itiraz edeceğini ve karara uymayacağını gerekçeleriyle anlatmıştır. Mustafa
Bey bu kanuna Dahiliye Komisyonunda da muhalefet şerhi koymuştu.

Karahisarı Şarki Mebusu Mesudiyeli Mustafa Bey’in meclis konuşma
metni:


MUSTAFA B. (Karahisan Şarki) — Efendim,Giresun ile Ordu kazalarını
yirmi senedenberi Ordu istiyor sancak olsun, Giresun istiyor sancak olsun. Yirmi
senedenberi bunların beyninde bir münaferet vardır. Hattâ 1324 tarihinde
Giresunlular ve Ordulular memleketlerinin sancak olmasını istediler. Her ikisi
beyninde münaferet olduğu için hiç bir netice hâsıl olmadı. Giresun kazası beş
yüz senedenberi kaza olarak hüsnü halle idare ediliyor. Ne asayişsizlik var, ne
başka bir şey ve ne de bir sebep var ve sebep nedir? Nüfusu ziyade olan ve
günden güne ziyadeleşen ve her gece üç beş katil ile cinayet vukuagelen Ordu
Giresun'a raptediliyor. Kaza olarak Ordu'nun ipkası hiç bir vakit caiz olamaz.
Ordu'nun beş nahiyesi vardır ki her birisi birer kaza gibidir. Buranın yüz altmış
bin nüfusu vardır, varidatı da Giresun'dan çoktur. Zaten her iki kaza beyninde
münaferet var. Zinhar Ordu'nun Giresun ile birleştirilmesi hiç bir vakitte
Ordu'nun asayişini temin etmez. Olsa, olsa sancak merkezi Ordu olmak lâzımdır.
Zira Ordu'nun nahiyeleri birer müstakil sancak teşkil edebilir. Bahusus civarında
Fatsa kazası da var. Ondan dolayı Ordu Giresun'dan müreccahtır ve Giresun'un
Ordu'ya tercihi hiç doğru değildir. Zira arzettiğim veçhile Ordu'nun beş nahiyesi
vardır. Bu beşi hesapça birer kaza gibidir ve nüfusları yüz altmış bin
raddesindedir. Ordu bugün Karahisarı Şarki sancağından da büyüktür. Böyle bir
sancağın kaza halinde olarak ipka ve Giresun a raptı, hiç bir vakit oranın
asayişini temin etmez. Maamafih bir kaç güne kadar asayişsizliğin tevalisini
görürsünüz. Hiç bir vakitte bu olur biter iş değildir ve dünyada Ordulular buna
itaat etmezler.


Kanun görüşmeleri tartışmalarla devam ederken bir zamanlar Ordu’da
kaymakamlık da yapan Bolu mebusu Tunalı Hilmi Bey söz almış ve Ordu’nun
Giresun’a bağlanmasına itiraz etmiştir.


Tunalı Hilmi Bey’in konuşma metni:

TUNALI HİLMİ B. (Bolu) — Arkadaşlar, Ordu'da kaymakamlığım vardır.
1329 senesinde orada bulunuyordum. Ordu'ya gitmek vesilesiyle Trabzon'da hazır
vapur bulduğum halde on beş gün sırf Ordu'nun ahvali ruhiyesini öğrenmek ve
ileli içtimaiyesini tetkik etmek için daireden daireye dolaştım durdum. Çünkü
Bayburt 'tan geliyordum, Bayburt kadar uzak bir yerde bulunduğum halde
maalesef, Ordu'nun çirkin şöhret şayiasiyle kulaklarım dolmuştu .Meselenin ruhu,
asayiş meselesidir Bundan başka bir şey değildir. Efendiler, Mustafa Beyin
dedikleri gibi bazan - haydi gece demiyelim - amma katiyen hafta geçmez ki bir
kaç cinayet vukua gelmesin


MUSTAFA B. (Karahisarı Şarki) — Gece geçmez ki bir cinayet
görülmesin, hâlâ öyledir


TUNALI HİLMİ: B. (Devemla) — Burada namı zikredilen Osman Ağayı -
ben hüsnü vesile addettim - tebcilen zikrediyorum. (Gürültüler) İstirham ederim,
müsaade buyurun. Başka bir şey söyliyeceğim. Tebcilen zikrediyorum Giresun'un

gösterdiği fedakârlıklar, cüretler hamasetler, cesaretler, geçende Karadeniz
tarafına doğru gittiğim zamanlarda kalbimi meserretle doldurmuştur. Bahusus
şimdi burada Maliye vekili beyin bir tebşirini de işittim ki, o da iki senelik liva
masrafını deruhte etmeleridir. Bunlar cidden şayanı takdir ve tebcil ahvaldendir.
Yalnız kendilerinin hamiyetlerinden, büyüklüklerinden ve bütün Giresunlulardan
beklediğim bir şey varsa o da asayişi temin itibariyle, Ordu'nun hiç olmazsa
muvakkaten ve bir iki sene için veyahut teşkilâtı umumiyeye kadar liva merkezi
ittihaz edilmesidir. Buna zaruret katidir. İkincisi - muhtasaran geçiyorum - bir iş
yapıyoruz bir iş göreceğiz, fakat hiç* olmazsa tam görelim. Mümkün olabildiği
kadar doğru bir iş görelim ve müsmir surette görelim. Ordu kazası 6 nahiyeden
ibarettir ve yüz yirmi sekiz bin nüfusu olarak bıraktım, geçende işittim yüz elli bin
olmuş ve emin olunuz ki elli bin nüfusu daha mektum olarak Ordu'da mevcuttur.
Şu halde müstakillen yalnız Ordu kazasını bir liva yapalım veyahut Fatsa ile
birleştirelim. Giresun'la (Tirebolu) yu da bir liva yapalım. Eğer Tirebolu,
Giresun, Ordu ve Fatsa'dan mürekkep bir liva yaparsak onları kaza halinde
bırakmak bence daha muvafıktır.


Meclisin 106. oturumunda özellikle Şark-i Karahisar mebusu Mustafa
Bey’in büyük çabaları sonucunda Meclis ikna edilmiş ve kanun taslağında
değişiklik yapılarak Ordu ve Giresun’un ayrı ayrı müstakil liva (sancak) yapılması
yönünde şekillendirilmesine karar verilerek bir başka oturuma (108.) bırakılmıştır.
4 Aralık 1920 (4. XII. 1336) tarihli Birinci Büyük Millet Meclisi’nin 108.
oturumunda ağırlıklı olarak hangi kazaların yeni kurulacak Ordu ve Giresun
livalarına bağlanacağı konusunda tartışmalar yaşanmıştır. Ordu’nun müstakil liva
yapılması konusunda büyük çabalar harcayan Karahisarı Şarki mebusu Mustafa
Bey, Mesudiye’nin Ordu’ya bağlanmasına karşı çıkmıştır. Gerekçe olarak ulaşım
zorluğunu öne sürmüştür.


Nihayet bu tartışmalar sonucunda Ordu ve Giresun’un müstakil liva
(sancak) yapılması oylanarak kabül edilmiştir. Bu kanuna göre kanun maddeleri
şu şekilde yasalaşmıştır.


MADDE 1. — Merkezi Ordu olmak üzere Canik sancağına merbut Fatsa
ve Ünye kazalarının rapt ve ilhakı suretiyle Ordu müstakil livası teşkil
olunmuştur.


REİS — Kabul edenler ellerini kaldırsın...
Kabul olunmuştur.


MADDE 2. — İşbu kanun ahkâmının icrasına Heyeti Vekile memurdur.
REÎS — Bu maddeyi kabul edenler ellerini
kaldırsın. Kabul edilmiştir.


MADDE 3. — İşbu kanun tarihi neşrinden muteberdir.
REÎS — Üçüncü maddeyi kabul edenler ellerini kaldırsın. Kabul edilmiştir.
Ordu müstakil livası teşkiline dair kanun
(Ceridei Resmiye ile neşir ve ilânı: 4 Nisan 1337 - No. 9)
No.
69
BİRİNCİ MADDE — Merkezi Ordu olmak üzere Canik sancağına merbut
Fatsa ve Ünye kazalarının rapt ve ilhakı suretiyle Ordu müstakil livası teşkil
edilmiştir.

İKİNCİ MADDE — İşbu kanun ahkâmının icrasına Heyeti Vekile
memurdur.

ÜÇÜNCÜ MADDE — İşbu kanun tarihi neşrinden muteberdir.
4 Kânunuevvel 1336 ve 22 Rebiyülevvel 1339

Böylece Ordu’nun bugünkü anlamda il olması 4 Aralık 1920 (4. XII.
1336) tarihinde mecliste kabul edilmiş ve 69 numaralı kanun olarak 4 Nisan 1921
(4 Nisan 1337) tarihinde 9 No’lu Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe
girmiştir.